Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra Kara 05333738123
KARANTİNA SÜRECİ DÜŞÜNCELER
11/08/2021
İnsanlar başa
çıkamadıkları ve mücadele edemedikleri büyük olaylar karşısında kendilerini
çaresiz hissettiklerinden, başlarına gelen olumsuzlukların sebeplerini
sorgulamaya başlarlar. Bu sorgulama sürecinde kendi kendilerini ikna etmek için
verdikleri cevaplar Tanrı’nın gazabından, komplo teorilerine kadar geniş bir
skala oluşturur. Ölümcül salgınlar bu duruma verilebilecek en önemli
örneklerdir. Belli bir bölgede
yayılarak birçok kimsenin aynı anda hastalanmasına sebep olan hastalık, salgın
hastalık veya epidemik olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde ise hastalıkların
bulaşma ve yayılma hızı, ülkeler arası giriş-çıkışın sık olması sebebiyle daha
da artmaktadır. Salgın hastalıklar her daim insanların ekonomik, siyasal ve
sosyal hayatında etkisini hissettirmektedir. Covid-19 salgınında
görülmüştür ki; salgın hastalıkların ortaya çıkmasında en büyük faktör hijyen
eksikliğiyken, yayılmasındaki ana sebep ise, insanların alınan tedbirlere karşı
umursamaz tutumlarıdır. Bu süreçte en çok
hırpalanan gençler oldu. Okullarına gidemediler, gelecek endişeleri ve
kaygıları arttı. Haklı olarak, kendilerinin, aile bireylerinin ve akrabalarının
hayatlarından endişe duydular. Bu dünya ne savaşlar ne salgınlar ne kıtlıklar
gördü bugünlerde geçecek. Kesinlikle karamsar olmamak gerek. Motivasyon bu
süreçteki en önemli güç kaynağıdır. Karantina günleri bizleri
teknolojiyle donatılmış ama çaresiz hissettiren günlere götürdü. Özgürlük hariç
her şeyimizin olduğu bir dünyaya. Bizleri günlük yaşamda ve iş yaşamımızda her
gün yaptığımız birçok alışkanlığımızı gerçekleştirme biçimini değiştirmek
zorunda bıraktı. Bu süreçte salgınla
mücadele için yapılabilecek en doğru şey öncelikle, içinde bulunulan durumun
geçici olduğuna inanmaktır. Daha önce vakit bulunamadığı için yapılamayan evi
içi aktiviteler veya planlanıp henüz yapılamamış işler bu süreçte hayata
geçirilebilir. Ebeveynler çocuklarda oyunlar oynamalı, birlikte kitap
okuyabilmeli ya da film izleyebilmeli. Bunlar çocuklarda sohbet yeteneğinin
gelişmesin yardımcı olabilecek aktivitelerdir. Uzakta olan aile bireyleri veya
arkadaşlarla iletişim devam ettirilmelidir. İnsanlarla iletişim kurmak ve
etkileşimde bulunmak endişeyi azaltmaya çok fazla yardım olur. Bu sürece bağlı
olarak gelişebilecek stresin kontrol altına alınmasına yardımcı olmak adına
nefes egzersizleri yapılmalı. Sonuç olarak bu süreçte doğru düşünmeli, sağlıklı
yaşamalı ve hoş görüşlü olunmalıdır. Karantina süreci bireysel
ilişkilerimizde farklı boyutlarda etkisini gösteriyor. Gündelik yaşantımıza
daha önce bilmediğimiz bir yaşam biçimi getirdi. Bunlar kişiler arasında sosyal
mesafeli veya uzaktan iletişim, temizlik, açık veya kapalı alanlara maske ile
çıkma zorunluluğudur. Fiziki mesafeye dikkat etme zorunluluğu, el sıkışma,
kucaklaşma gibi muhabbet gösterilerinin kısıtlanması, sokağa çıkmadaki
sınırlandırmalar bu ilişki biçiminin oluşumlarıdır. Karamsarlığa kapılmamalı,
karantina günlerini fırsata çevirmeli ve sorunların üstesinden gelmeye çalışılmalı.
Herkes kendi kişisel fırsatının ne olduğunu kendisi belirleyebilir. Ben bu
günlerimi okuyarak, daha önce fırsat bulamadığım not aldığım filmleri izleyerek,
nefes egzersizleri yaparak geçirdim ve hala geçiriyorum. Yapacağımız
aktiviteler veya işler ruh ve beden sağlığımızı korumaya yönelik olmalıdır. Bugünler bize bireysel
olarak başarının çok fazla bir şey ifade etmediğini gösterdi. Eğer bugünleri
hep birlikte var olabiliyorsak gerçek başarının bu olduğunu öğretmesi açısından
değerlendirirsek, insanlık için yepyeni bir adım olarak görürsek, yaşadığımız
bu sıkıntılı dönemden ders almış ve tüm insanlığın yaşamında yeni bir sayfa
açmış oluruz. Herkese sağlıklı, mutlu,
huzurlu ve salgınlardan uzak uzun bir ömür diliyorum. Uzman
Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
HAYIR DİYEMEMEK NASIL İLETİŞİM VE İLİŞKİ SORUNLARI YARATIR? - 25/03/2022 |
Bir insan karşısındaki kişiye hayır diyemiyorsa öncelikle neden hayır diyemediğini bulması gerekmektedir. Bu durumda ya bir beklenti vardır ya da o kişiyle ilgili korkup kaygılanılan bir şey vardır. |
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR - 21/01/2022 |
Bilişsel çarpıtmalar, bireyin duygularını ve bununla bağlantılı fizyolojik ve davranışsal tepkilerini etkileyen, herhangi bir durum değil, o duruma ilişkin kişinin yaptığı yorumlardır. |
EBEVEYN TUTUMLARI - 24/11/2021 |
Ebeveynliğin biyolojik yönü doğrudan çocuğun genetik özelliklerinin temel belirleyeni olarak ifade edilebilirken, bakıcılık anlamındaki ebeveynlik çocuğun gelişimini ve deneyimlerini şekillendirmeyi nitelemektedir. |
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) - 18/10/2021 |
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Çocuklukta yaygın bir şekilde görülen önemli oranda bilişsel, ailevi, sosyal ve davranışsal zayıflığa ilişkin kalıtsal bir bozukluktur. |
EGO KİMLİK SÜRECİ - 12/07/2021 |
Kimlik; bireyin kendini yaşayışı yani birey olarak benzersiz ve kendine özgü bir tarz içinde var olması ve bu tarzın süreklilik göstermesidir. Kendiliğinden ve doğal olarak oluşan temel belirli yaşantılarımızın birleşimi kimlik duygusunu oluşturmakta |
EVLİLİKTE PROBLEM ÇÖZME - 21/06/2021 |
Evliliğin, kimi zaman duygusal rahatsızlıklara, gerilim ve çatışmalara da yol açtığı bilinmektedir. İşte tam da bu noktada sorunlar, gerilim ve çatışmalara karşı uyum için eşlerin problem çözme becerilerinin devreye girmesi gerekmektedir. |
YETİŞKİNLİĞE GEÇİŞ - 30/05/2021 |
Yetişkinliğe geçiş; çeşitli disiplinlerce, kültürden kültüre, zamana ve kişiden kişiye farklı bir şekilde tanımlansa da literatür incelendiğinde bu döneme denk gelen yaşın genel olarak 18-25 yaş aralığı olarak değerlendirildiği görülmektedir. |
Devamı |