Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra Kara 05333738123
PSİKOLOJİK SIKINTI NEDİR?
13/11/2020 Psikolojik sıkıntı toplumda yaygın bir ruh sağlığı sorunudur.
Psikolojik sıkıntı işlev düzeyini etkileyen genellikle depresyon ve anksiyete
belirtileri ile karakterize olan bir durumdur. Başka bir deyişle, günlük yaşam
faaliyetlerinizi engelleyen psikolojik rahatsızlıktır. Bu belirtiler genellikle
bir arada ve ortak somatik şikayetler ve kronik koşullarla birlikte ortaya
çıkmaktadır. Risk faktörleri arasında strese bağlı ve sosyodemografik faktörler
ile yetersiz iç ve dış kaynaklar yer almaktadır. Stresin özellikle depresyon,
anksiyete ve tükenmişlikle ilişkili olduğu bilinmektedir. Fiziksel ve duygusal sağlığımızın karşısına çıkan zorluklar
başa çıkma kaynaklarımızı ve yeteneklerimizi aştığı zaman yaşanan psikolojik
durum genellikle stres olarak adlandırılmaktadır. Stresin yalnızca olumsuz
koşullarda değil, olumlu koşullarda da ortaya çıkabileceğini belirtmektedir.
Her iki stres türü de kişinin kaynaklarını ve başa çıkma becerilerini
zorlamaktadır ancak kötücül stres yani sıkıntı genellikle daha fazla hasar yaratmaktadır. Psikolojik sıkıntı büyük ölçüde depresyon belirtileri ile
karakterize duygusal bir acı çekme durumu yani ilgi kaybı, üzüntü ve umutsuzluk
ve anksiyete yani huzursuzluk olarak tanımlanmaktadır. Psikolojik sıkıntı,
bazı psikiyatrik bozukluklar için tanısal bir kriterdir ve günlük yaşamdaki
bozulma ile diğer bozukluklardaki semptomların şiddetinin bir göstergesidir. Psikolojik
sıkıntı, depresyon bozuklukları ve genel anksiyete bozukluğunu değerlendirmek
için kullanılan ölçeklerin ortak noktaları bulunmaktadır. Bu nedenle,
psikolojik sıkıntı ve bu psikiyatrik bozukluklar farklı olgular olmasına
rağmen, birbirlerinden tamamen bağımsız değildirler. Genel
popülasyonda psikolojik sıkıntı epidemiyolojisi hakkındaki yapılan
çalışmalardan çıkan sonuçlara göre risk ve koruyucu faktörler üç kategoriye
ayrılmıştır. Bunlar, sosyodemografik faktörler, stresle ilgili faktörler ve
kişisel kaynaklardır. Sosyodemografik faktörler, doğuştan (örneğin cinsiyet,
yaş, etnik köken) veya bireylerin sosyal yapıdaki rolünü yansıtan özelliklerini
yeniden gruplandırmaktadır. Bu faktörler, önleme veya müdahale programları için
hedeflenebilecek psikolojik sıkıntı riski altındaki popülasyonların en yaygın
göstergeleri olarak bilinmektedir. Stres kategorisi, bireylerin psikolojik
iyiliği üzerinde stres yaratan olayları ve yaşam koşullarını kapsamaktadır.
Sosyal kaynaklar kategorisi, psikolojik sıkıntıların oluşmasını önlemek için
bireylerin kullanabileceği kaynakları kapsamaktadır. Bu üç tip faktör birbirini
tamamlayıcı nitelikte olabilmektedir. Örneğin, yoksulluk stresli bir yaşam
koşulu olarak görülürken, gelir kişisel bir kaynak olarak görülmektedir. Yetişkinlerde, kronik sağlık sorunları ve
günlük faaliyetlerde sınırlamaların kişinin kendisinde veya yakın bir aile
üyesinde olup olmadığı psikolojik sıkıntı epidemiyolojisinde önemli bir rol
oynamaktadır. Bu ilişki yaşam kalitesinin düşmesine, sosyal rollerin
bozulmasına ve ilacın yan etkilerine bağlanabilmektedir. Genel popülasyonda stresli olaylar, yaşam
koşulları ve değerli sosyal rollerin eksikliği psikolojik sıkıntı için önemli
risk faktörleri olarak ortaya çıkarken, benlik saygısı gibi iç kaynaklar ve
gelir gibi dış kaynaklar önemli koruyucu faktörlerdendir. İşçiler arasında
yüksek iş talepleri, düşük karar özgürlüğü, iş hayatındaki zayıf sosyal destek
ve asgari ödüller psikolojik sıkıntı riskini arttırmaktadır. Her durumda, psikolojik sıkıntı ile
ilişkili faktörler aynı zamanda akıl sağlığı ve akıl hastalığının diğer
boyutlarını da etkilemektedir ve psikolojik sıkıntı epidemiyolojisi ile diğer
akıl sağlığı sorunları arasındaki benzerlik ve farklılıkları tanımlamaya
ihtiyaç vardır. Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA busra.kara@icloud.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEPRESİF GENÇLER VE DEPRESİF EBEVEYNLER - 01/02/2024 |
Depresif gençler ve depresif ebeveynler, günümüzde sıkça karşılaşılan bir sorundur. Depresyon, hem gençlerin hem de ebeveynlerin yaşam kalitesini, sağlığını ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğudur. |
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARA CİNSEL EĞİTİM - 25/04/2022 |
Çocukların kendi fiziksel özellikleri hakkında bilgi vermek, karşı cinsten hangi açılardan farklı olduğunu aktarmak, iyi ve kötü dokunuşları ayırt edebilmesini öğretmek gerekir. |
HAYIR DİYEMEMEK NASIL İLETİŞİM VE İLİŞKİ SORUNLARI YARATIR? - 25/03/2022 |
Bir insan karşısındaki kişiye hayır diyemiyorsa öncelikle neden hayır diyemediğini bulması gerekmektedir. Bu durumda ya bir beklenti vardır ya da o kişiyle ilgili korkup kaygılanılan bir şey vardır. |
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR - 21/01/2022 |
Bilişsel çarpıtmalar, bireyin duygularını ve bununla bağlantılı fizyolojik ve davranışsal tepkilerini etkileyen, herhangi bir durum değil, o duruma ilişkin kişinin yaptığı yorumlardır. |
EBEVEYN TUTUMLARI - 24/11/2021 |
Ebeveynliğin biyolojik yönü doğrudan çocuğun genetik özelliklerinin temel belirleyeni olarak ifade edilebilirken, bakıcılık anlamındaki ebeveynlik çocuğun gelişimini ve deneyimlerini şekillendirmeyi nitelemektedir. |
DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) - 18/10/2021 |
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), nörogelişimsel bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Çocuklukta yaygın bir şekilde görülen önemli oranda bilişsel, ailevi, sosyal ve davranışsal zayıflığa ilişkin kalıtsal bir bozukluktur. |
KARANTİNA SÜRECİ DÜŞÜNCELER - 11/08/2021 |
Korona testimin pozitif çıkmasından sonra geçirdiğim ve hala geçirmekte olduğum karantina sürecinde aklımdan geçirdiğim birtakım düşünceleri sizlere de aktarmak istedim. |
EGO KİMLİK SÜRECİ - 12/07/2021 |
Kimlik; bireyin kendini yaşayışı yani birey olarak benzersiz ve kendine özgü bir tarz içinde var olması ve bu tarzın süreklilik göstermesidir. Kendiliğinden ve doğal olarak oluşan temel belirli yaşantılarımızın birleşimi kimlik duygusunu oluşturmakta |
EVLİLİKTE PROBLEM ÇÖZME - 21/06/2021 |
Evliliğin, kimi zaman duygusal rahatsızlıklara, gerilim ve çatışmalara da yol açtığı bilinmektedir. İşte tam da bu noktada sorunlar, gerilim ve çatışmalara karşı uyum için eşlerin problem çözme becerilerinin devreye girmesi gerekmektedir. |
Devamı |