Psikolog Randevu Psikiyatrist Randevu Pedagog Tavsiye 0544-7243650
ekremculfa@hotmail.com
Post Travmatik Stres Bozukluk Nedir?
18/04/2011 POST TRAVMATİK STRES BOZUKLUKKişi kendisini tehdit edici travmatik bir olayla (savaşlar, birinin kaybı, doğal afet, çatışma vb). karşı karşıya geldikten sonra ya da kişinin kendisinde ciddi fiziksel bir zarar oluştuktan birkaç gün- hafta ya da 1 ay sonra meydana gelen ciddi bir rahatsızlıktır. Bazı vakalarda ise belirtiler yıllar sonra belirebiliyor. Hasta kendisini sürekli olağandışı durumların içinde var olduğunu düşünür ve bu süreçte ise bireyin duyguları korku- gerginlik-öfke-suçluluk- çaresizlik- dehşet şeklinde kendini gösterir. Belirtilerin yoğunluğu ve şiddeti bireyden bireye değişiklik göstermektedir. Kimi kişiler 6 ay içinde normal hayatlarına geri dönebilirken kimileride bu rahatsızlığı daha uzun süre yaşamaya devam etmektedir. Yaşanan travmalar yaygın deprem, sel, doğal afetler, tecavüz ve kazalar şeklinde olabilir. Post travmatik stres bozukluğunda kaçma davranışı önemlidir. Kişi travmatik olayı yaşadıktan sonra olayları hatırlatacak kişilerden, yerlerden, düşüncelerden ya da durumlardan kendini uzak tutar. Bu durum kişinin aile ve arkadaşlarından kopma ve izolasyon hallerini beraberinde getirerek kişiyi travma öncesinde haz duyduğu aktivitelerden uzaklaştırmaktır. Bir kişide post travmatik stres bozukluğu var diyebilmemiz için kişinin şikayetlerinin 1 ay süresince devam etmesi gereklidir ve şikayetler klinik olarak bireyde belirgin strese neden olmalıdır. Kişinin olay sonundaki uyarılmışlık hali şu şekildedir; kişi insan ilişkilerinde problem yaşar ; diğer insanlara ilgi hissetmeme, uykuya dalmada ya da uyumada zorluk, gerginlik, öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü ve kolayca korkma ya da yerinde duramama şeklinde kendini gösterir. Bu konudaki en önemli üzerinde durulması gereken nokta travmayı kişinin tek başına tolere etmesinin zorluğudur. Travmayı yaşayan kişinin zaman kaybetmeden profesyonel bir yardım alması tavsiye edilir. Belirtiler ve Bulgular • Kişi bir travmaya şahit olmuş ya da bir travmayla karşı karşıya gelmiştir. Bu süreçte ise kişinin duygusal tepkilerini aşırı korku, çaresizlik ve çaresizlik şeklindedir. • Olaya ait düşüncelerini, görüntüleri ya da algıları sürekli yaşamak. • Olayla ilgili sürekli etrafı tarafından kabul görmek. • Kişi flashback’ ler görerek, olayın tekrarlandığını hisseder. • Kişi olayı sembolize eden internal (içsel) ya da eksternal (dışsal) ipuçlarıyla karşılaştığında psikolojik stres yapar. • Kişi olayı sembolize eden internal (içsel) ya da external (dışsal) ipuçlarıyla karşılaştığında fizyolojik reaktivasyonlar verir. Risk Faktörleri Nelerdir? Tedaviye gelen aile bireyinin psikiyatrik hastalık öyküsünün varlığı (özellikle anksiyete bozukluğu) yüksek nörotizm ve düşük kendine güven gibi kişilik özellikleri aileden erken ayrılık- boşanma, ailede antisosyal bozukluğuna sahip üyenin olması, çocuklukta davranış bozukluğu, düşük eğitim seviyesi, ek stresli yaşam olayları, kadın olma gibi özellikler post travmatik stres bozukluğu’ nun birer risk faktörü bulmuştur (Battal ve Özmenler, 1997). Post Travmatik Stres Bozukluğun Görülme Sıklığı Post travmatik stres bozukluğu’ nun yaşam boyu görülme sıklığı % 1- 14 arasında değişir. Risk grubunda ise bu oran % 3- 58’ dir. Yapılan araştırmalarda ABD’ de Vietnam gazilerinde erkeklerde %30, kadınlarda % 26 sıklık gösterilmiş, ayrıca % 22 kadarında kısmi veya subklinik post travmatik stres bozukluğu olduğu bildirilmiştir (Battal ve Özmeten, 1997). Çocuklarda ise travmaya maruz kalanların % 30’ u kadarında post travmatik stres bozukluğu olduğu bilinmektedir. Hugo kasırgasına maruz kalan 5687 çocuktan % 55’ inde post travmatik stres bozukluğu’ nun görüldüğü öne sürülmiştür. Kentlerde toplumsal şiddete maruz kalan çocukların % 24 ile % 34.5 ‘inde post travmatik stres bozukluğu’ nun gelişmediği ve belirsizlik düzeyine kaldığı bulunmuştur. Bu çalışmaya ailelerden ve çocuklardan uzakta yatılı okul yaşamına başlayan ve deprem yaşantısına tanık olan 32 ergen alınmıştır. 17 Ağustos 1999 Marmara depremini yaşayan çocuklar ve ergenlerde yapılan bir çalışmada 1100 çocuk ve ergenin 94’ ünde akut bozukluğu geliştiği bilinmektedir ( Yorbik ve ark. 2002). Post Travmatik Stres Bozukluğu’ nun Cinsiyete Göre Görülebilme Sıklığı’na Bakarsak Kadınlarda cinsel tecavüz ve fiziksel taciz daha yüksekken, erkeklerde silahlı saldırı ve çatışma şeklindeki etkenler daha önde gelmektedir. Kadınlarda belirtiler daha şiddetlidir. Hastalığın süresi kadınlarda daha uzun sürmektedir. Kadınlarda travmatik olayın 15 öncesinde başlama riski çok yüksektir (özellikle cinsel taciz ve tecavüzlerde). Travmaya maruz kalan bireylere yardım çalışmalarında görev alna kişiler üzerinde yapılan çalışmalarda Post Travmatik Stres Bozukluğu belirtilerinin kadın travma çalışanları arasında, erkeklere oranla daha yüksek olduğu bulunmuştur. Kassam- Adams (1995) cinsel travma mağdurlarının tedavisini yöneten psikoterapilerle yaptığı çalışmasında, kadın terapistlerin erkek terapistlerden daha fazla post travmatik stres bozukluğu belirtisi bildirdiklerini belirtmektedir. Benzer şekilde, çöl fırtınası operasyonu çalışmasıda cenaze işleriyle uğraşan kadın çalışanların erkeklerden daha fazla rahatsızlık bildirdikleri bulunmuştur. Kadın polislerin de erkek polislerden daha fazla belirti bildirdikleri saptanmıştır (Oral, 2002). Tedavisi Bütün tedavi yaklaşımlarında olduğu gibi post travmatik bozukluğunda da amaç belirtilerin giderilmesidir. Post travmatik stres bozukluğu’nun tedavilerinde psikoterapinin temel taşı olduğunu belirten araştırmacılar ilaç tedavisi ile otonomik cevabı (bedenin o sırada gösterildiği istemsiz tepkiler) kontrol altına alarak tedaviyi güçlendirildiğini ifade eder. Baskın belirtilere göre tedavi her bir danışan için değişebilmektedir. Tedavide bireysel ve grup psikoterapiler vardır. Bireysel psikoterapide danışan- terapist ilişkisi önemlidir. Olaydan hemen sonra birey tek (bireysel) olarak seansa alınır ve bireyin sorunu üzerine odaklanılır. Grup psikoterapide ise grup dinamiği önemlidir. Yapılan araştırmalarda bu bozukluk için tedavi yönteminde kognitif- terapinin (bilişsel) farmakoterapiden daha üstün olduğu belirlenmiştir. KAYNAKÇA Battal, Salih, Nahit Özmenler. Psikiyatri Temel Kitabı. Ed. Cengiz Güleç ve Ertuğrul Köroğlu. Cilt: 1 Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 1997 Oral, Nursen., ‘’ Çocuk Koruma Servisi Çalışanları Arasında İkincil Travmatik Stres: Görülme Sıklığı, Şiddeti ve Yaralayıcı Etmenler, ’’Türk Psikoloji Bülteni, Sayı: 24-25, 2002, ss.95- 103 Öztürk, M. Orhan. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. 7.Basım. Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 1997 Yorbik, Özgür, Semih Dikkatli ve Teoman Sömen, ‘’ Çocuk ve Ergenlerde Travma Sonrası Stres Bozukluğu’’, T Klin Psikiyatri, 2002, 3:35-44 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
özgüven - 02/03/2012 |
özgüven |
NEOFOBİ - 13/02/2012 |
NEOFOBİ |
Alt Islatma Problemi (Anürezis) - 17/01/2012 |
Alt Islatma Problemi (Anürezis) |
Kararsızlık Nedir? - 02/01/2012 |
Kararsızlık Nedir? |
kARNE SENDROMU - 27/09/2011 |
kARNE SENDROMU |
İŞ STRESİYLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI - 27/09/2011 |
İŞ STRESİYLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI |
PARANOYA - 27/09/2011 |
PARANOYA |
İlişkide İletişim Hataları - 27/09/2011 |
İlişkide İletişim Hataları |
Okul Fobisi - 27/09/2011 |
Okul Fobisi |
Devamı |