Psikolog Randevu Psikiyatrist Randevu Pedagog Tavsiye 0544-7243650
ekremculfa@hotmail.com
Somatoform Bozukluklar
18/04/2011 Somatoform BozukluklarBu hastalık grubunun 5 kategorisi vardır. •Somatizasyon Bozukluğu •Konversiyon Bozukluğu •Ağrı Bozukluğu •Hipokondirasis •Beden Dismorfik Bozukluğu Somatoform Bozuklukları Somatoform bozukluklar eskiden sadece histeri olarak bilinirdi. Somataform bozuklukların en temel özelliği kişide bu ağrıların sebebi organik bir nedene bağlı değildir. Kişi ruhsal sorunlarını bedensel belirtilerle gösterir. Bu hastalıkta fizyolojik etkenler ve bilinçdışı çatışmalar birlikte etkendir. 1)Somatizasyon Bozukluğu Hastanın ortaya koyduğu bedensel yakınmalar bir organ sistemiyle sınırlı değildir. Bu kişiler aynı şikayetlerden dolayı farklı farklı doktorlara başvururlar, çantaları ilaçlarla dolu olduğu halde ve hastalığının devam ettiğini ifade ederler. Hasta şikayetlerini anlatırken abartılı- dramatik bir dille anlatır. Kişilerin toplumsal mesleki ya da işlevselliğin önemli diğer olanlarda bozulmalar ortaya çıkar. Her türlü birden çok organ ağrır; sırt ağrıları, bulantı, kusma, kalp çarpması, solunum güçlüğü, ses kaybı (afoni), adrar yapamama (anuri), cinsel işlevlerde bozukluk, ishal gibi mide- barsak sistemi yakınmaları vardır. Yapılan araştırmalarda; Tüm toplumda bu hastalığa ömür boyu yakalanma riski % 0.1- 0.5’ tir. Kadınlarda daha çok görülür. Kadınların % 1- 2’ sini etkiler. Düşük eğitimli kişilerde ve düşük sosyoekonomik gruplarda daha yaygındır. Genellikle ergenlikte ve genç erişkinlikte yakınmalar sergilerler. Bu hastaların aile öyküsünde de benzer hastalığı olan kişilere rastlanmıştır. Bu tanıyı almış kişilerin kız kardeş ve annelerinde hastalık % % 10- % 20 dolaylarında görülür. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalanma oranı % 29, çift yumurta ikizlerinde % 10’ dur. Başkalarına karşı duyulan öfkenin regresyonu ( bastırma); öfkesini kişi kendisine yönlendirir. Bu yüzden kişi içine yaşadığı psikolojik durumunu bedensel belirtiler şeklinde verir. Bu kişiler sürekli tedavi arayışı içindedirler. Bedensel yakınmalar nedeniyle doktor doktor gezerler hatta gereksiz yere ameliyat olabilirler, gereksiz yere sık sık ilaç kullanabilirler. Bu tür uygulamalar hastalığın iyice yerleşmesine yol açar. Dsm IV Tanı Kriteri Kitabına Göre; (1) dört ağrı semptomu: En az dört ayrı yer ya da işlevle ilişkili ağrı öyküsünün olması (örn: baş, karın, sırt, eklemler, göğüs, rektum,cinsel ilişki sırasında ya da idrar yapma sırasında). (2)İki gastrointestinal semptom: Ağrı dışında en az iki gastrointestinal semptom öyküsünün bulunması (örn:bulantı, şişkinlik, gebelik sırasında olanın dışında kusma, bir çok değişik yiyeceğin dokunması). (3)Bir cinsel semptom: Ağrı dışında en az bir cinsel ya da üreme organlarıyla ilgili semptom öyküsünün olması (örn: cinsel ilgisizlik, erektil ya da ejakülatif işlev bozukluğu,gebelik boyunca kusma) 4)Bir psödonörolojik semptom: Ağrı ile sınırlı olmayan ve nörolojik bir durumu düşündüren en az bir semptom ya da defisit öyküsünün bulunmadı(çift görme, afoni, halisinasyonlar, körlük, sağırlık) 2)Konversiyon Bozukluğu Bilinen herhangi bir fiziksel bozuklukla açıklanamayan ve organik arızaya rastlanmayan ancak fiziksel bozukluk belirtileri veren şikayetlerdir. Kişide bir veya birden çok duyusal ya da nörolojik belirti ortaya çıkar. Felç, yutma güçlüğü, denge bozukluğu, kusma, ses çıkaramama ( afoni), körlük, çift görme, sağırlık, bir tünelden ve ya borudan bakıyormuş gibi görme bozukluğu, sesini kısma veya tamamen kaybetme, kaslarını hareket ettirememe, epileptik nöbetlere benzer bayılma nöbetleri, hislerde donukluk, idrar tutukluğu gibi şikayetlerdir. Hastalar sorunlarının ruhsal olduğunun farkında değildir ve istemli olarak bu belirtileri kontrol edemezler, yan belirtiler bilinçli olarak ortaya çıkmaz. Bu hastalığın toplumda ne sıklıkta olduğu tam olarak bilinmemektedir. Bu bozukluğu gösteren kişilerin ailelerinde daha sık görülür. Yapılan araştırmalara göre; Kadın ve erkek oranlarına bakarsak kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü sonucu çıkmıştır. Bu hastalık her yaşta görülebildiği gibi sıklıkla ergenlik ve genç erişkinlik döneminde ortaya çıkmaktadır, çocuklarda ise daha nadir görülebilir. 10 yaşın altında ve 30 yaşın üstünde seyrek görülmektedir. Ancak araştırmalar 50- 60 yaşları arasında hastalığın görülme oranının arttığını göstermektedir.Düşük sosyoekonomik seviyede daha sık rastlanmaktadır. Hastane polikliniklerine başvuranların % 10’ u, tüm psikiyatri polikliniklerine başvuran hastaları % 5- % 15 ‘ ini bu hastalar oluşturur. Hastalık tekrarlayıcı olmaya eğilimlidir. Fakat arada hastalıksız dönemlerde bulunur. Hastalar genelde hastalıklarına karşı kayıtsızdır. Hastalar belirtilerinden bahsederken sanki başkasının hastalığından söz ediyormuş gibi kayıtsız kalmaktadır. DSM IV Tanı Kriteri Kitabına Göre; Motor semptom ya da defisit gösteren (örn: koordinasyon ya da denge bozukluğu, paralize ya da lokalize güçlükler, yutma güçlüğü ya da ‘’boğazda yumru’’, afoni) Duyu semptomu ya da defisiti gösteren (örn: dokunma ya da ağrı duyumu kaybı, çift görme, körlük, sağırlık ve halisinasyonlar) Katılmalar ve Konvülsiyonlar Gösteren: İstemli motor ya da duyu komponentleri olan konvülsiyonlar ya da katılımları kapsar Karışık Görünüm Sergileyen: Birden fazla kategorinin semptomları varsa. 3)Ağrı Bozukluğu Kişide bedensel bir hastalık olmamasına ragmen, kişi sürekli şiddetli ağrılarından yakınır. Fakat ağrılar klinik açıdan değerlendirilmesi gerektiği ölçüsünde şiddetlidir. Ağrıların başlaması için stres ve çatışma yakından bağlantılıdır. Ağrılar anestezi ( dokunma ve ağrı hissinin olmaması) ve parastezi (karıncalanma gibi hisle) gibi semptomlarla birlikte olabilir. Kişinin ağrı yakınmaları çevresi tarafından ödüllendirilirse kişinin ağrı davranışları güçlenir. Böylelikle hasta istemediği davranışlardan kurtulur. Ağrı sevgi elde etmenin bir yöntemi olabilir ya da bir ceza olarak kullanılabilir. Herhangi bir yaşta, genellikle 30- 40 ‘lı yaşlarda ortaya çıkar ve kadınlarda daha sık görülür. Birinci dereceden akrabalarda depresyon, alkolizm ve ağrı bozukluklarında yüksek görüldüğü bildirilmiştir. DSM IV Tanı Kriteri Kitabına Göre; Bir ya da daha fazla anatomik bölgede görülen ağrı klinik görünümün önde gelen özelliğidir ve klinik açıdan değerlendirmeyi gerektirecek kadara şiddetlidir.Ağrı klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.Ağrının başlangıcı, şiddeti, alevlenmesi ya da sürmesinde psikolojik etmenlerin önemli rolünün olduğu yargısına varılır. Bu semptomlar belirli bir amaca yönelik olarak ortaya çıkartılmakta ya da bu tür semptomları varmış gibi davranılmaktadır. 4) Hipokondriasis (Hastalık Hastalığı) Hastalar bir öksürüğü, terlemeyi, soğuk algınlığını, sivilceyi veya yarayı ciddi ve büyük bir hastalığın işareti sayarlar. Kişide bir hastalık olmadığı halde kişi kendisinde ciddi bir hastalık olduğuna inanır. Sürekli hastalık kaygısı ve bedensel yakınmaları vardır. Muayenelerinde bir hastalık bulunmaması ve labratuvar testlerinde sonuçlarının normal çıkmasına rağmen bu sonuç hastaya belli süre güven sağlasa da belirtiler tekrar geri döner. Kişilerde hastalık inancı sanrı düzeyinde değildir. Günlük dilimizde ise bu kişilere ‘’ Hastalık Hastası’’ denilir. Kişiler kalp uzmanlarına gider; fakat kişinin kalp elektrosu ve muayenesi normal çıkar. Kişinin mesleki, kişisel işlevlerinde bozulmalar olur. Bu hastalar bedenleriyle ilgili doğuştan aşırı duyarlıdırlar. Kişilerin başkalarına karşı olan saldırganlık dürtüleri vardır fakat belli bir beden bölümü ile kişinin kendisine yönlenmişti. Yani başkalarına olan öfkelerinin regresyonu ( bastırma), fiziksel yakınmalara duyulan öfkenin deplasmanı (yer değiştirme) söz konusudur. Kişi vücudunda algıladığı niteliksel ve niceliksel farklılıkları yanlış yorumlar be bunlara kötü anlamlar yüklerler. Kişilerde en sık mide- barsak, kalp- damar sistemleri ile ilgilidir. Kişinin tedavi sürecinde aralarda iyileşmeler seyreder fakat kronik gidişli bir hastalıktır. Bu hastalıkta kadın- erkek oranı eşittir. Yaş olarak her yaşta ortaya çıkabilir fakat kadınlarda 40’ lı, erkeklerde ise 30’ lu yaşlarda daha farklı görülür. Birinci dereceden akrabalarda ve tek yumurta ikizlerinde daha fazla görülür. DSM IV Tanı Kriteri Kitabına Göre; Kişinin vücut semptomlarını yanlış yorumlamasına bağlı olarak, ciddi bir hastalığı olacağı korkusunu ya da ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini taşıyıp durması. Yeterli tıbbi değerlendirme yapılmasına ve güvence verilemesine karşın bu düşünceler sürüp gitmektedir. Bu düşünceler klinik açıdan belli bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya devam eder. Bu bozukluk en az 6 ay sürer. 5) Beden Dismorfik Bozukluğu Bu tür hastalar bedenlerinin tümünde ya da bir bölümünde kusurlarının olduğuna inanırlar. Bazen bedenlerinin bir bölümünde hafif kusurlar bulunabilir fakat bu kusurla uğraşmaları gerçek kusurla bağlantılı değildir. Örneğin hafif kemerli bir buruna sahip olan bir hasta kafasını burnunun çirkinliğine takabilir. Bunun için birkaç estetik cerrahı dolaşırlar. Bu kişiler görünümlerindeki hayali bir kusur ile uğraşıp dururlar. Hafif bir fiziksel anormalisi varsa kaygısı bu anlamda aşırıdır. Kişi bu uğraşından dolayı mesleki, toplumsal alanlarda sıkıntılar yaşar. DSM IV Tanı Kriteri Kitabına Göre; Görünümündeki hayali bir unsur ile uğraşıp durma. Hafif bir fizik anormali varsa bile kişinin kaygısı buna çok belirgin aşırıdır. Bu uğraş, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarında bozulmaya neden olur. Somatoform Bozukluklarda Tedavi Somataform bozukluklarda bireysel ve grup psikoterapi ile uygun hastalarda daha iyi sonuç alınabilir. Psikoterapiden alınacak sonuçlar terapist kadar hastanın deneme ve becerisine bağlıdır. Hastanın kendini tanımaya ve şikayetleri ile sorun ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik bir merak ve gayreti içerisinde olması gerekir. Kaynakça: K. Ertuğrul, DSM- IV: Diagnostik and Statistical Manuel of Mental Disorders, Washington, Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994, 189 (Bu anlamda bir sıkıntı yaşıyorsanız lütfen danışmanlık alınız) . 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
özgüven - 02/03/2012 |
özgüven |
NEOFOBİ - 13/02/2012 |
NEOFOBİ |
Alt Islatma Problemi (Anürezis) - 17/01/2012 |
Alt Islatma Problemi (Anürezis) |
Kararsızlık Nedir? - 02/01/2012 |
Kararsızlık Nedir? |
kARNE SENDROMU - 27/09/2011 |
kARNE SENDROMU |
İŞ STRESİYLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI - 27/09/2011 |
İŞ STRESİYLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI |
PARANOYA - 27/09/2011 |
PARANOYA |
İlişkide İletişim Hataları - 27/09/2011 |
İlişkide İletişim Hataları |
Okul Fobisi - 27/09/2011 |
Okul Fobisi |
Devamı |