Psikolog Randevu Psikiyatrist Randevu Pedagog Tavsiye 0544-7243650
ekremculfa@hotmail.com
Boşanma Çocuğu Nasıl Etkiliyor?
18/04/2011 Boşanma çocuğu nasıl etkiliyor Hürriyet Gazetesi 21 Şubat 2011 Anlaşamayarak yollarını ayıran çiftlerin sayısı her geçen gün artıyor. Eskiden kadınlar ekonomik özgürlükleri olmadığı için kötü giden evliliklerini sürdürmek zorunda kalıyorlardı. Pek çok kadın için bu durum halen değişmemiş olsa bile diğer taraftan çalışan, kendi ayakları üzerinde duran kadınlar boşanma istatistiklerini arttırıyor. Boşanmadan en çok etkilenenler ise hiç kuşkusuz çocuklar. Uzmanlar ayrılma sürecinde çocukların verdiği tepkilerin yaş gruplarına göre farklılık gösterdiğini söylüyor. Çocukların yaşları ne olursa olsun çoğunda korku, suçluluk, üzüntü, öfke, uyku bozukluğu, ders çalışma isteksizliği görülüyor. Çocuğun bu durumu en hafif şekilde atlatmasında anne ve babaya büyük görev düşüyor. Türkiye’de her yıl 600 bin çift nikah kıyıyor, buna karşılık 150 bin çift ise boşanıyor. Ve bu ikinci rakam giderek büyüyor. Tabii zaman değişirken, boşanma sebepleri de değişiyor, çağa uyuyor. Hâlâ 100 boşanma davasından 95’inde gerekçe ‘şiddetli geçimsizlik’ ama gerçek çok farklı. Klasik boşanma sebepleri olan aile içi şiddet, aldatma, ekonomik sıkıntıların yanı sıra, artık internet, cinsel uyumsuzluk, romantizmin bitmesi gibi daha ‘çağdaş’ sebepler öne çıkıyor. İnternetin yaygınlaşması aldatma eğilimini tetikliyor, aldatmaları kolaylaştırıyor. Aldatma dışında, internet çiftlerin birlikte geçirdiği, birbirine ayırdığı zamanı da azaltıyor. Yapılan araştırmalar evliliklerin yüzde 30’unun aldatma, ekonomik yetersizlik, cinsel sorunlar, şiddet gibi ciddi sebeplerden dolayı bittiğini gösteriyor. Geriye kalan yüzde 70’lik kısmın elle tutulur, ciddi sebepleri bulunmuyor. Uzmanlar, paylaşılan zaman ve aktivitelerin azalmasının da evliliğin heyecanını söndürdüğünü söylüyorlar. Onun için ‘aşkımız bitti, evliliğimiz bitti’ diyenlerin sayısı hızla artıyor. ‘Artık bir şey hissetmiyorum’ diye boşanmak isteyen kadınların başını, kariyer sahibi, ekonomik bağımsızlığını kazanmış kadınlar çekiyor. Boşanma avukatı Cengiz Hortoğlu, dava açan kadın sayısında artış olduğunu belirtiyor: “Daha önceleri kadın şiddete, aldatmaya boyun eğiyordu. Şimdilerde çalışan kadının ekonomik özgürlüğü kadının dava açma oranını arttırdı. Hatta çoğu kadın kariyerini evliliklerinin önünde tutuyor. Durum böyle olunca da evliliğe verilen emek azalıyor, romantizm bitiyor. Zamanla da aşk bitiyor.” (Not: Adına kayıtlı taşınmazı, gidecek bir baba evi, geçinecek geliri, çalışacak bir mesleği olmayan kadınların çoğu ise hâlâ, mutsuz da olsalar, aldatılsalar da evliliklerini sürdürmek zorunda kalıyorlar.) Türkiye’deki evli çiftler mutsuz Bugün ABD’de her 3 evlilikten sadece 1’i ayakta kalabiliyor. Türkiye’de ise boşanma oranları şu an için binde 4 civarında. Avrupa ve Amerika’ya kıyaslandığında Türkiye’de boşanmalar çok daha az. Ama bu oranın Türkiye’de düşük olması evliliklerin iyi gittiği anlamını taşımıyor. Uzmanlar bu durumu Türk toplumunun boşanmaya sıcak bakmadığından, geleneklerin ayrılmayı yasakladığından kaynaklandığını söylüyor. Bu nedenle boşanmalar az olsa da çiftlerin çoğu mutsuz şekilde evliliği sürdürüyor. Velayet davaları tersine döndü Günümüzde sadece boşanma sebepleri değil velayet davaları da değişti. Eskiden aileler çocukları kapmak için yarışırdı. Çocuklar, anneye ya da babaya gösterilmiyor diye çok dava açılırdı. Şimdi ise evliliğine dair ‘her şeyi’ unutmak, geride bırakıp yeni bir hayata başlamak isteyen çiftler çocukları almamak için hukuk mücadelesi veriyorlar. Boşanmaların aile içinde ve toplumda daha az tepki çekmesi, hukuken kolaylaşması ve hızlanması boşanmayı bir ‘özgürlük’ haline getirirken, bu sefer de çocuklar ayakbağı olarak algılanabiliyor. Ya çocuklar! Boşanmalarda en çok etkilenen taraf ne yazık ki çocuklar oluyor. Uzmanlar bu süreçte çocukların verdiği tepkilerin yaş gruplarına göre farklılık gösterdiğini, ayrılma sürecinden en fazla etkilenen yaş grubunun 3-6 yaş grubu olduğunu söylüyorlar. Bu yaştaki çocukların kendilerini ailelerinin odak noktası olarak gördüğünü ve boşanmanın sebebini tamamen kendileri zannettiklerinin altını çiziyorlar. Çocuklarda “Ben akıllı, uslu olmadığım için annem ile babam boşandı” düşüncesinin hakim olduğunu söylüyor. 7-12 yaş grubundaki çocukların boşanma sebebini anne-baba üstüne attığını vurgulayan uzmanlar, 13-18 yaş grubunun bu süreci çok zor atlattığını belirtiyor. Bu yaştaki ergenlerin uyuşturucuya başlama, kendine ya da arkadaşlarına zarar verme, küfür etme, kötü ortamlara girme gibi tepkisel davranışlar gösterebileceklerini belirtiyor. Uzman psikolog Didem Uçak, boşanma sürecinde çocuktaki görülebilecek tepkisel davranışların beslenme sorunları, derslere odaklanamama, konsantre bozukluğu, ders çalışma isteksizliği, uyku bozuklukları, huzursuzluk, saldırgan davranışlar, hırçınlık, tedirginlik, yatak ıslatma, kekemelik, uyumsuzluk gibi belirtiler olabileceğinin altını çiziyor. Uçak, “Çocuk boşanma olayını duyunca kendine evi annem mi, babam mı terk edecek, ben kimle yaşayacağım, bana ne olacak gibi sorular sorabilir. Bu anlamda anne babanın çocuğun aklındaki soruları gidermesi gerekir. Bu süreç açıklanırken ebeveynler çocuğa yalan söylememeli. Söylenilen yalanı anlarsa çocukta aile bireylerine güvensizlik başlayabilir. Çocuğa, ‘biz annen ve baban olarak boşanmaya karar verdik, bu bunun sebebi sen değilsin. Her aile mutlu olmak için evlenir fakat mutsuzluk varsa da boşanma yoluna gider. Biz kendi aramızdaki sorunlarımız yüzünden ayrılmaya karar verdik. Hayatımıza evli devam edersek daha çok zarar göreceksin, bu süreçte en doğru olan ayrılmak. Ayrı evlerde yaşayacağız ama bu birbirimizi hiç görmeyeceğimiz, iletişimimizi koparacağımız anlamına gelmiyor. Belli aralıklarla anne-baba-çocuk olarak buluşup zaman geçireceğiz. Seni sürekli seveceğiz’ şeklinde açıklamalar yapılmalı” diyor. Çocuğun beklentileri sorulmalı Boşanma sadece çocuklar için değil, tüm aile bireyleri için ciddi stres yaratıyor. Bu süreci çocuğun öğrenmesi kendi yaşamı ile ilgili önemli bir değişiklik olduğunu algılamasına neden oluyor. Bu dönemde çocuk somut bilgilere ihtiyaç duyuyor. VKV Amerikan Hastanesi pedagoglarındanGüzide Soyak, “Çocuk az göreceği ebeveynini nasıl bir düzenle göreceğini bilmek ister. Düzenli görüşme şekline ihtiyaç duyar. Boşanma kararını açıklamak için ebeveynlerin birlikte hareket etmesi gerekir. Çocuğa içinde bulundukları durum ve bundan sonraki yaşam şekli somut ve açık cümlelerle anlatılmalı. Çocuğun bu konuda sorusunun olup olmadığı sorulmalı. İtirazları ve soruları bu süreçle ilgili bilgi ve hissettikleri ile ilgili fikir edinmenize yardımcı olur” diye konuşuyor. Anne babaların ortak bir dil ve tutum içerisinde olması gerektiğini vurgulayan Soyak, “Ebeveynlerin boşanmalarının çocuğa olan anne babalık görevlerini değiştirmediğini, onu her zaman sevmeye devam edecekleri göstermesi gerekiyor. Ailelerin de kendi ilişkileri ile ilgili sorunlarını çocuğun önünde çözmemeleri, suçlayıcı, küçük düşürücü ifadelerin çocuğun kendilik algısına da zarar verdiği unutulmamaları gerekiyor” önerisinde bulunuyor. Ayrılığı tadan çocuk kolay boşanıyor Ayrıca istatistikler anne babası boşanmış ailelerin çocuklarının ilerde daha zor evlendiğini ve daha çabuk boşandığını gösteriyor. Ayrılığı tadan çocuklar evlenmeden önce içlerinde ‘ya benim evliliğim de aynı şekilde olursa’ korkusu taşıyor. Ama uzmanlar evlilik kararı üzerinde çok düşünmenin iyi ve doğru karar almayı etkilemediğini söylüyor. Boşanma sürecinden sonra dinlenin Evlilik Terapileri Enstitüsü Uzman Psikolog Erhan Özden: Evlilik aslında gerçek anlamda yaşadığımız ilk sosyal deneyimimizdir. Evlenene kadar olan ilişkilerimiz belirli bir mesafeye kadar olan, şekli, sınırı belli, kalıplaşmış deneyimlerdir. Okulda, işte, sosyal hayatımızda yakınlığın bir sınırı vardır. Bu mesafe arkasında da kişi saklanabileceği bir alan bırakır. Evlilik ise bu mesafe anlayışınızı tuzla buz eder. Bu yakınlık, kişinin kuytuda kalmış öz zayıflık duygularının ortaya çıkmasını sağlayan bir ayna görevi görür. Ama evliliğini iyi değerlendirebilenler bu aynayı kendi onarımlarımları için birer başlangıç haline getirir. Boşandıktan sonra kimileri onardıkları ile meşgul olurken, kimileri de aynada gördüklerini unutturacak yeni ilişkiler arayışına girer. Ama bu süreçte çok dikkatli olmak gerekiyor. Boşanmadan sonra hemen evlenmemek gerekiyor. Bir süre dinlenmek ve kendi iç çatışmalarını çözümledikten sonra yeni bir evliliğe adım atmak en doğrusu. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise eski eşinin özelliklerinin evliliğin temel problemiymiş gibi görüp, tam zıt özelliklere sahip birileriyle birlikteliğin mantıklı olduğunu düşünmek. Çünkü genelde sorun, yanlış eş seçimi değil, evliliği yanlış yürütmek oluyor. Aslında mesele ilişkiyi yaşayış tarzımızdadır. Siz, kendi başınıza mutlu olamıyorsanız farklı farklı insanlar tanıyıp durursunuz. Dolayısıyla boşanma dönemini evliliği yaşama anlayışınızı güncellemek için kullanmak sağlıklı bir davranış olur. Çocuk olma lüksümü kaybettim İlknur Çayırcık (26): Grafik tasarımcısıyım. Evliyim. Annem ile babam ben 6 yaşımdayken boşandı. Ayrılma sebepleri de şiddetli geçimsizlikti. Onlar ayrıldıktan sonra kardeşimle beraber babaannem ile yaşamaya başladık. Annem de, babam da tekrardan evlendi. İkisinde çocukları oldu. O dönem yaşananlardan epey etkilendim. Kendimi yalnız hissettim. Çocuk olma lüksümün yok olduğunu düşündüm. Ama şimdi boşanma kararının annem ile babamın aldığı en doğru karar olduğunu anlıyorum. Çevremde boşanmış aile çocuğu çok var. Boşanmalar gittikçe fazlalaşıyor. İnsanlar birbirine tahammül edemiyor. Ben ailemden çok fazla ders çıkarttım. İyi bir eş, iyi bir anne olmak istiyorum. Onların yaptıkları hataları yapmamaya çalışacağım. Çocuğum benim yaşadıklarımı yaşasın istemiyorum. Huzurlu bir ev ortamını ona aşılayacağım. Hâlâ onların ses kayıtlarını dinliyorum Dilay Yalçın (29): Gazeteciyim. Annem ile babam ben 4 yaşındayken ayrıldı. Sadece 5 sene evli kaldılar. Boşanmanın sonrasında babam yurtdışına yerleşti. Babamı yılda sadece iki defa görmeye başladım. Yakın çevremde genelde mutlu ve istikrarlı evlilikler vardı. Bu nedenle bu ayrılık beni derinden etkiledi. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen bu durumu atlattığım söylenemez. Hala annem ile babamın evli oldukları dönemden kalma ses kayıtlarını dinliyorum. Ama düşününce iyi ki boşanmışlar diyorum. O zamanlar 4 yaşında bile olsam annem ile babamın kavgalarını hatırlayabiliyorum. Ayrılmaları gelişimim açısından en iyisi oldu. Şunu anladım ki boşanma bitmeyen bir süreç. Yaşanılan sıkıntılar sadece boşanma aşamasında değil, sonrasında da devam ediyor. Annem ile babamdan yaşadığım deneyimler beni evlilikten soğutmadı. Hatta daha fazla yakınlaştırdı. Önemli olan doğru kişiyi bulabilmek. Çocuk için eski eş ile işbirliği sağlanmalı DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Klinik Psikolog Olcay Güner: Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkisi sağlıklı bir boşanma evresi geçirip geçirmediklerine göre değişiyor. Bazen boşanma çocuk için en iyi çözüm yolu olurken, bazen de boşanmadan sonra çocukta yeni korkular ortaya çıkıyor. Boşanma sürecinin çocuk açısından sağlıklı olması için eski eşe karşı olumsuz duygu ifadesinin kontrol edilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra sakin düzenli bir yaşam stili benimsenmeli, disiplin konusunda eski eş ile iş birliği sağlanmalı. Boşanmadan sonra çocuklar ile zaman geçirirken televizyon, bilgisayar gibi uyaranların en aza indirgenmesi gerekiyor. Çocuk ile bol bol konuşmak, çocuğa hafif sorumluluklar vermek, yaşına uygun etkinlikleri planlamak, ev ödevleri veya okulu ile ilgilenmek ve ziyaretler dışında da çocuk ile iletişimin sürdürülmesi gerekiyor. Boşanma kararı çocuğa birlikte, en güvenli ortamda, iki ebeveynin de eşit konuştuğu güvenli bir ortamda açıklanmalı. Ayrılma kararından çocuğun hiçbir şekilde sorumlu olmadığı vurgulanmalı, neden ayrılma kararı alındığı anlayabileceği bir şekilde anlatılmalı. Konuşma sakin ve doğal bir üslupta yapılmalı. Çocuğa, anne babada kalma periyodları ve süreleri hakkında bilgi vermeli, eşlik ve ebeveynlik rolleri arasındaki fark vurgulanarak yalnızca eşlik rollerinin sona erdiği anlatılmalı. Bu konuşma esnasında çocuğun duygularını ifade etmesine izin vermek de çok önemli 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
özgüven - 02/03/2012 |
özgüven |
NEOFOBİ - 13/02/2012 |
NEOFOBİ |
Alt Islatma Problemi (Anürezis) - 17/01/2012 |
Alt Islatma Problemi (Anürezis) |
Kararsızlık Nedir? - 02/01/2012 |
Kararsızlık Nedir? |
kARNE SENDROMU - 27/09/2011 |
kARNE SENDROMU |
İŞ STRESİYLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI - 27/09/2011 |
İŞ STRESİYLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI |
PARANOYA - 27/09/2011 |
PARANOYA |
Kış Depresyonu - 27/09/2011 |
Kış Depresyonu |
Okul Fobisi - 27/09/2011 |
Okul Fobisi |
Devamı |