Uzman Psikolog Pedagog Randevu 0533-3738123
danisman724@hotmail.com
ERGENLER VE YALAN
07/09/2011 ERGENLERDE
YALAN SÖYLEME DAVRANIŞI Yalan söyleme, gerçek olmayan duygu ve düşüncelerin sanki
varmışçasına anlatılmasıdır. Çocuk eğitiminde yanlış tutumlar benimsenmesi
sonucu ağır gelen cezalar çocuğu daha çok suça yöneltebileceği gibi yalana da sürükleyecektir.
Yalan söylemek bir davranış bozukluğudur. Ancak çocuklarda durum farklıdır.
Çocuklar 5 yaşından önce gerçeği ayırt edemeyebilir, uydurabilir, olmamış
olayları olmuş gibi anlatabilir ya da olayları abartılı anlatabilir. Bu durumda
çocuğun söyledikleri yanlış değerlendirilmemeli ve hiçbir zaman yalan olarak
algılanmamalıdır. Çünkü gerçeklere sadık kalma davranışı bu yaş döneminden
sonra gelişmektedir. İlkokul çağında bu durum sona erer. 5 yaşından sonra devam ediyorsa “yalan” bir davranış
bozukluğudur. Buna alt ıslatma, kekeleme, tırnak yeme, saldırganlık, içe
kapanıklık gibi davranışlar da eklenmişse durum ciddidir. Çocuklar bazen
anne-babalarını ya da yakın çevresindeki insanları taklit ederek yalan
söylemeyi kolaylıkla öğrenebilirler. Bu yüzden anne-babanın yalan söylememek
konusunda iyi birer örnek olmaları gerekir. Çocuk sık yalana başvuruyor ise bu, onun
büyüklerine güven duymadığı anlamına gelir. Ya büyüklerinin beklentilerini
karşılayamıyor ya da ceza korkusuyla yalana sığınıyordur. Bütün çocuklar yalan söyler ama yalancı
doğmazlar. Sadece yalan söylemeyi öğrendikleri bir gelişim döneminden geçerler. Anne ve babalar sıklıkla, doğruyu söyletmek
için çocuklarını itirafa zorlarlar. Köşeye sıkıştırılan çocuğun ilk tepkisi de
inkar etmek olur. Nedense kimi anne babalar eli yüzü çikolataya bulanmış bir
küçük çocuğa, "Söyle, dolaptaki çikolatayı sen mi yedin?" gibi saçma
sorular yöneltirler. Bu durumdaki çocuk yalana sığınmaktan başka ne yapabilir?
Bundan daha sakıncalı bir tutum da gizli polis yöntemiyle, "Doğru
söylersen ceza vermeyeceğim" diye kandırdıktan sonra, "Biliyordum
bunu senden başkasının yapmayacağını! Dayağı ye de aklın başına gelsin!"
diyerek çocuğu dövmektir. Bu tür davranışlardan kaçınmak gerekir. Devamlı
suçlanan, kendisini savunamayan ve kıyaslanan çocuklar bir anlamda
cezalandırılmıştır. Çocuk, yanlış yaptığında doğru ve dürüst davransa dahi,
cezalandırıldığında cezadan kaçmak için yalan söyleyebilir. Eğer çocuk
sınavından düşük not almışsa, “Yine mi düşük not aldın, ne zaman çalışmaya
başlayacaksın?” gibi suçlamalarla karşı karşıya kalırsa bir dahaki sefere zayıf
aldığında, doğruyu söylemeyecektir. Gençler, ergenlik döneminde bağımsızlığını ortaya
koyabilme çabasındayken kaçamaklar yanıtlar ile gerçeğin tamamını söylememe
eğilimindedirler. Çünkü anne ve babalarına hesap verme yaşlarının geçtiğini
düşünürler. Gerçeği söyledikleri zaman engellenebilir ya da en azından
yapacaklarının bir kısmı onaylanmayabilir. Dolayısıyla gerçeği söylemek yerine
yalan söylemeyi tercih edeceklerdir. Gençlerin ne kadar çok problemi varsa,
sorunlarına çözüm bulabilmek için o kadar yalan söyleyebilirler. Yalan söyleyen çocukların ve gençlerin; * Kendisine saygısı
yoktur. * Kendisinden utanır. * Özgüveni düşüktür ya da
yoktur. * Sahip olduğu değerlerinin
ve yeteneklerinin farkında değildir. * Kendini değersiz ve işe
yaramaz olarak görür. AİLELER NE
YAPMALI? * Aileler, çocukların yalan
söylemelerine karşı sert, aşağılayıcı tutumlar içerisine girmemeli, katı
disiplin uygulanmamalıdır. * Olumsuz davranışlar
karşısında alabileceği tepkiler ile başa çıkma yolları öğretilmeli ve yalandan
uzaklaştırılmalıdır. * Anne-babalar öncelikle
kendileri yalan söyleme konusunda titiz olmalıdırlar. Küçük, beyaz ya da ne tür
yalan olursa olsun hiçbir şekilde yalana yönelmeyerek çocuklarına örnek
olmaları gerekir. * Çocuğun neden yalana
başvurduğu büyük bir titizlikle tespit edilmelidir. Çocuğun sevgi
yoksunluğundan kaynaklanan sorunları olabildiği gibi bir başkasını model alması
da mümkündür. * Çocukla sağlıklı iletişim
ve etkileşim kurulmalıdır. Çocuk, düşüncelerini özgürce ifade edebilmelidir. * Çocuğun yalan
söyleyerek çıkar elde etmesi engellenmelidir. * Çocuğu hatalarından
dolayı suçlamamak, hor görmemek, aşağılamamak gerekir. Dayak en kötü
cezalandırma yöntemidir. Çocuğun eğitiminde ve gelişiminde hiçbir olumlu yönü
yoktur. * Çocuğun fiziksel
gelişimi kadar ruhsal gelişiminin de rolü büyüktür. Ebeveynlerin, çocuklarının
ruhsal sağlıklarını da dikkate almalıdır. Ruhsal sağlığı yerinde olmayan bir
çocuğun ne kadar fiziksel ihtiyaçları karşılansa, gelecekte büyük mevkilere
ulaşıp, iyi para kazansa da içinde her zaman ruhsal bir boşluk olacaktır. Ergenler kendilerini tanımasalar da
anne-babalarını iyi tanır ve neyi onaylayıp, onaylamayacaklarını iyi bilirler.
Yeni bir şey denemeye kalktıklarında gösterecekleri tutumları az çok
kestirebilirler. Böyle bir durumda anne-babaların kendilerine, “Bu konuda çok
mu katıyım?”, “Çocuğum vereceğim tepkiyi bildiği için mi paylaşmaktan
kaçınıyor?” gibi soruları kendilerine sormalıdır. Eğer durum bundan ibaretse,
konu tartışmaya açılmalı ve her iki tarafında kabul edebileceği yeni kurallar
belirlenmelidir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BEBEK VE MÜZİK - 24/12/2011 |
BEBEK VE MÜZİK |
“SINAVA HAZIRLANIYORUM AMA TAM OLARAK NE İSTEDİĞİMİ BİLMİYORUM” - 08/12/2011 |
“SINAVA HAZIRLANIYORUM AMA TAM OLARAK NE İSTEDİĞİMİ BİLMİYORUM” |
ÇALIŞAN ANNELER VE ÇOCUKLARI - 08/12/2011 |
ÇALIŞAN ANNELER VE ÇOCUKLARI |
MASANIN BAŞINA GEÇİP DERS ÇALIŞAMIYORUM! - 08/12/2011 |
MASANIN BAŞINA GEÇİP DERS ÇALIŞAMIYORUM! |
HİPERAKTİF ÇOCUKLARA ÖNERİLER - 08/12/2011 |
HİPERAKTİF ÇOCUKLARA ÖNERİLER |
HİPERAKTİVİTENİN TERAPİYLE TEDAVİSİ - 08/12/2011 |
HİPERAKTİVİTENİN TERAPİYLE TEDAVİSİ |
ÇOCUKLARDA ÖZGÜVEN VE AİLELERİN ETKİSİ - 08/12/2011 |
ÇOCUKLARDA ÖZGÜVEN VE AİLELERİN ETKİSİ |
KADIN VE ERKEK BEYNİ ARASINDAKİ FARKLAR - 08/12/2011 |
KADIN VE ERKEK BEYNİ ARASINDAKİ FARKLAR |
ANNE-BABA NASIL TUTARLI DAVRANABİLİR? - 08/12/2011 |
ANNE-BABA NASIL TUTARLI DAVRANABİLİR? |
Devamı |