Uzman Klinik Psikolog Tekirdağ Çerkezköy 0533-3738123
danisman724@hotmail.com
ÇOCUĞUM AKTİF Mİ HİPERAKTİF Mİ?
28/01/2012 ÇOCUĞUM AKTİF Mİ HİPERAKTİF Mİ? Günümüz teknoloji çağı olarak adlandırılırken ebeveyn olarak sizlerinde bu teknolojinin hızına yetişmeye çalışan kişilere dönüşmekte olduğu gözlenmektedir. Stresli bir yaşam temposu içerisinde sakinliğin bozularak daha asabi bir ruh haline dönüşmesi söz konusu olabilmektedir. Bu durumda ise anne ve babalar kendilerini yorduklarını düşündükleri, sabırlarının taştığı pek çok durum karşısında yanlış kararlar alabilmekte ya da kafaları karışarak panikleyebilmektedirler. Anne ve babalar tarafından günümüzde en fazla paniklenen konulardan bir tanesi ise çocukların davranışları ve altında yatan nedenlerin doğru şekilde anlaşılamamasından kaynaklanmaktadır. ‘‘Bu çocuk kime çekmiş böyle? Ne kadar da yaramaz’’ diye kurulan cümlelerden kısa bir süre sonra anne ve babalar “Yoksa bizim çocuğumuz hiperaktif mi?’’ diye istemsiz bir paniğe kapılarak bazı kaynaklardan hiperaktivitenin tüm özelliklerini okumakta ve bu özellikleri çocuklarının davranışları ile kıyaslamaya başlamaktadırlar. Ailelerin bu şekilde çocuklarını incelemeleri çocuğun psiko-sosyal gelişimini yakından takip etme konusunda olumlu geri bildirim verirken yanıltıcı bir tanıya gitmemeleri için özellikle hiperkativite konusunda detayları da gözden kaçırmamaları gerekmektedir. Çünkü hiperaktif çocuk ile yaşının özelliklerini taşıyan çocuğun özellikleri birbiri ile karışabilmektedir. Bunun nedeni ise çocuğun hareketliliği nedeniyle anne ve babanın sabrının taşması, okulda öğretmeni tarafından yaramaz ve sosyal çevre tarafından çok hareketli olarak belirtilmesi hiperaktiviteyi doğrudan çağrıştırabilmektedir. Bu nedenle çocuğun yaramazlık olarak tanımlanan hareketliliğinin zihinsel ve fiziksel gelişimi sonucu merak edici ve araştırıcı kimliğinin ön plana çıkmasından mı yoksa çocuğun kendisini kontrol edememesinden mi kaynaklandığına dair ayırt edici detayları aşağıda belirtmiş bulunmaktayım. Öncelikle “Hiperaktif çocuk kime denir?” sorusunun cevabını verecek olursak; genel olarak birçok kaynakta yaşıtlarına göre enerjileri hiç bitmeyecekmiş gibi görünen aşırı hareketli çocuklar olarak belirtilmektedir. Ancak bu tanım, hiperaktivitesi olmayan çocuklar için de rahatlıkla söylenebilmekte olup, ayırt edici olması yönünden oldukça eksik bir tanım olarak görülmektedir. Özellikle ailelerin verdiği tepkiler dile getirildiğinde “Çocuğumun peşinden koşarken yoruluyorum, çünkü hiç oturmuyor. Bizim çocuğun enerjisi hiç bitmiyor. Komşumun çocuğu annesinin sözünü dinliyor ama ben bizimkine hiç söz geçiremiyorum.” gibi cümleleri yaygın olarak duyabilmekteyiz. Bu nedenle hiperaktivitenin 2 önemli özelliği olan Aşırı Hareketlilik ve Dürtüsellik konularını oldukça detaylı bir şekilde ele almanın önemini aşağıda karşılaştırmalı olarak vurgulamış bulunmaktayım. Hiperaktif Çocuk;
Hiperaktif çocuklarda ataklık biçiminde sergilenen yerinde duramama durumu herhangi bir amaca yönelik değildir. Yapmış olduğu davranışlar çevre tarafından abartılı olarak algılanırken çocuk bu davranışları genellikle dikkat çekmek için yapmaz. Çünkü o, içinde bulunduğu enerjiyi boşaltabilme konusunda kendisini kontrol edemez. Özellikle okul ve sınıf ortamı içerisinde öğretmenler ve arkadaşları tarafından sorun olarak dile getirilen bu durumun en başta gelen örnekleri, dersi dinleyememe, sırada oturamama, çabuk sıkılma, davranışlarının kısıtlanması ya da engellenmesi durumunda aşırı agresif tepkiler verme, sınıfta bulunan diğer arkadaşlarını rahatsız etme ve kurallara uyum sağlama konusunda büyük sıkıntılar yaşamasıdır. Genel olarak oturduğu yerden kalkıp gitme, koşma ve genellikle hızlı hareket edebilmeyi sağlayıcı aktiviteler bulma peşindedir. Bu konularda kendisine kızıldığı zamanlarda dahi davranışlarını kontrol altına alamamaktadır. Çünkü bir davranışın yapılmaması gerektiğini bilse bile hissettiği enerji kontrolsüzce onu istenilmeyen davranışı yapmaya zorlayabilmektedir. Örneğin dersteyken sıradan kalkıp dolaşma isteği, sınıftan çıkma, elini kolunu sallama, sürekli farklı nesnelerle oyalanma ihtiyacı hissetme vs. gibi durumlar hiperaktif çocukların davranışları olarak gözlemlenebilmektedir. Bu durum öğrenme süreci içerisinde çocuğun araştırıcı ve merak edici güdüsel davranışlarını doyurmak ya da kurallara karşı çıkmak olarak değil de amaçsız bir şekilde her türlü nesneye yönelmesini ve davranışların kontrol edilememesini düşündürmektedir. Hiperaktif çocuk koltuk üstüne, tezgah üstüne ya da dolap üstlerine çıkarak tehlikeli davranışlarda bulunabilmektedir. Bu durum ev ortamı içerisinde doğal olarak karşılansa da çocuk misafirliğe gittiğinde de aynı davranışları tekrarlamak isteyebilir. Hiperaktif çocuklar bu davranışın misafirlikte yapılmaması gereken bir davranış olduğu kendisine anlatıldığı takdirde muhakkak bilirler. Ancak hissettikleri enerji ve dürtüsellik davranış ile davranışın sonucu arasındaki ilişkiyi kurmalarını engelleyerek düşünmeden hareket etmelerine neden olmaktadır. Bu durum klasik olarak freni tutmayan araba örneği ile daha iyi açıklanabilmektedir. Nasıl ki freni tutmayan bir arabayı kullanan şoför frene basamadığı için arabayı durduramazsa, hiperaktif bir çocuk da hissettiği enerji doğrultusunda davranışlarını ve hızını kontrol edememektedir. Aktif Çocuk da;
Çocuk doğduğu andan itibaren kas gelişimi, bedensel ve zihinsel gelişimi doğrultusunda merak etme, araştırma ve öğrenme güdüsü ile hareketlerinde de artma ve hızlanma görülmekte ve sürekli bir şeylerle uğraşmak isteyebilmektedir. Özellikle 2-6 yaş arasında hızlı bir öğrenme süreci içerisine giren çocuk çevresiyle ilgili birçok konuyla birden ilgilenmek isteyebilir ve böylece ilgili alanlarının temellerini oluşturmaya başlamaktadır. Sağlıklı bir psiko-sosyal gelişim gösteren çocuk kendisini enerjik hissederek bu enerjisi doğrultusunda koşmak, koltuk üstlerine çıkmak, merak ettiği öğelerin üstüne gitmek isteyebilir, tehlike kavramını oluşturana kadar kendisini bazı tehlikeli durumların içine atabilmektedir. Bunun yanı sıra anne ve baba ile daha fazla vakit geçirebilmek, bulunduğu sosyal ortamda dikkat çekebilmek ya da kendini bir grubun içine dahil edebilmek için sosyal uyumu bozan davranışlar yapma konusunda ısrarcı ve anne-babaya karşı inatçı tutumlar içerisinde olabilmektedir. Özellikle 3 yaş itibariyle kendi benliğini sosyal çevreye kabul ettirmek isteyen çocuk ilk olarak anne ve baba ile çeşitli konularda anlamsız inatlaşmalara girebilmektedir. Ancak tüm bunları yaparken çocuğun bu davranışlarının altında açıklanabilir bir neden yatmakta ve bedensel-koordinasyonun uyumlu olduğu gözlemlenmektedir. Örneğin otururken ellerini ve kollarını anlamsız sallamaz, sürekli olarak ne yapsam düşüncesi ile kaygılı bir yüz ifadesi taşımaz ve girdiği sosyal ortamlara uyum sağlayabilmektedir. Bununla birlikte çocuk büyüdükçe oyunu hayatının her alanına sokabilmekte fiziksel gelişimi doğrultusunda güç gösterisi yapabileceği tarzda oyun içerikli davranışlarda bulunabilmektedir. Örneğin 3 yaşına kadar arabayı sadece tekerlekleri üzerinde gezdirmek isteyen ya da küplerle kule yapmaya çalışan çocuk daha sonrasında arabaları birbiri ile çarpıştırmaktan, kuleleri yapıp sonra yıkmaktan, koltuk üstüne çıkıp oturmak yerine koltuğun üstüne zıplamaktan zevk almaktadır. Sizin bu sırada çocuğunuza farklı bir aktivite yaptırmaya çalışmanız ya da oturmasını istemeniz sonucunda ise çocuk kendisine zevk veren oyun süresini sonlandırmak istemeyerek oturmamak için direnebilmektedir. Aktif çocuklar da mutfakta tezgah üstlerine ya da dolapların üstlerine çıkabilirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken unsur çocuğun bunu neden yaptığıdır. Pek çok çocuk annesiyle birlikte mutfakta geçirdiği süre içerisinde annesini gözlemleyerek onun yapmış olduğu davranışları taklit etmeye çalışabilmektedir. Örneğin mutfakta bulaşık yıkadığını gören annenin bu davranışını taklit etmeye çalışan çocuk böyle bir beceriye sahip olmadığı için tezgah üstüne çıkarak musluğu açıp su ile oynamaya başlamakta ve bunun bir su oyunu olduğunu düşünerek bu tür davranışları sıklıkla tekrarlayabilmektedir. Bu durumda karşınızda aşırı hareketli olarak gördüğünüz çocuk kendini kontrol edemeyerek oturamayan değil oturmak istemeyen çocuktur. Bu nedenle çocukları daha iyi anlayabilmek için güvenilir kaynaklardan çocukların yaş aralığına göre gelişim özelliklerini okumanın çocuğu ebeveyn olarak anlayabilmenizde yardımcı olacaktır. Hiperaktif Çocuk;
Sosyal uyum problemi belirtilerinden biri olan bu durum içerisinde hiperaktif çocuklar oyun bozucu olarak değerlendirilmektedirler. Hiperaktif çocuklar oyun sırasında belirtilen kuralları öğrenebilmelerine karşın bu kurallara uyum sağlamada güçlük çekerler. Sırasıyla bir işi yapabilmede zorlandıkları için grup oyunlarında ve masa başı faaliyetlerinden çabuk sıkılmakta, sırasını beklemek yerine hızlı hareket etmek istemelerinden ötürü diğer arkadaşlarının oyun oynama biçimine müdahale etmektedirler. Bu durumda arkadaşları tarafından gruptan dışlanabilen hiperaktif çocuklar dışlanıyor olmanın nedenlerini anlayamamakta ve enerjilerini saldırgan davranışlar ya da öfke ile dışa yansıtmaya çalışmaktadırlar. Sürekli hareket ve uğraş halinde olmak isteyen hiperaktif çocuklar grup içerisinde lider olarak ön plana çıkmak isteyebilir, kurallara uymak yerine oyunu kafasına göre kuralsız oynamayı ya da kuralları kendisinin belirlemesini isteyebilmektedir. Bu durum hiperaktif çocukların lider olma özelliğini de vurgularken bu liderlik vasfı grubu kendisinin yönetmek istemesinin yanı sıra sırasını bekleyememezlikten, kurallara uyum sağlamada zorlanmalarından ve emir altına girememelerinden ötürü enerjisini boşaltabilmek için kendini ön planda tutmasından kaynaklanmaktadır. Hiperaktif çocuklar hareketliliği sevdiği için hareketlilik sağlayan kalabalık ortamlardan da fazlasıyla hoşlanmaktadırlar. Bu çocuklara liderlik yapabilmesi için ön verildiğinde bir grup oluşturarak grubu yönetme konusunda lider vasfı ile diğer arkadaşlarının fikirlerini dinleme davranışını gösterseler bile daha çok diğer arkadaşlarının adına düşünmek ve olayları onların anlatması yerine daha çok olayları onların gözünden görmeye çalışarak tahmin yürütmeyi tercih etmektedirler. Aktif Çocuk da;
Çocuklar doğdukları andan itibaren öğrenme süreci içerisinde her zaman deneme-yanılma yoluna başvurmakta, bu deneme-yanılmalar çocuk büyüdükçe oyun kapsamı içerisinde yapılmaya başlanmaktadır. Anne ve baba olarak çocukla birlikte oyun oynandığı zamanlarda çocuk anne ve babanın elindeki oyuncağı sırasını beklemeden çekip alabilir, oyun içerisinde anne-babayı ya da çevresindeki diğer kişileri yönlendirebilir ve rekabet gerektiren oyunlarda her zaman kazanan kişinin kendisi olmasını isteyebilmektedir. Anne ve baba olarak çoğu zaman çocuğun oyundan zevk alması, özgüvenin artması, oyun içerisindeki öğretici nesnelere karşı ilgisinin artabilmesi için ve daha uzun süre paylaşımlarda bulunulabilmesi için çoğu zaman oyunlarda öncelik ve birincilik çocuğa tanınabilmektedir. Özellikle kardeşi olmayan, oyuncağı ile eşyasını paylaşmak durumunda kalmayan, çevresinde sürekli oyun kurabileceği arkadaşının olmaması ve vaktinin çoğunu büyüklerle geçirmesi durumunda çocuk oyun içerisinde her zaman ön planda olmayı öğrenmiş olmaktadır. Ancak kreşe gitmeye başladıktan sonra ya da yaşıtlarıyla ilgili farklı sosyal çevrelere dahil edildiğinde bu çocuklar bazen uyumlu bir şekilde oyun oynamakta sıkıntı çekebilmekte, oyundan sıkılarak mızıkçılık ya da oyunbozanlık yapabilmekte ve oyunu kaybeden kişi olduğunda agresif tepkiler verebilmektedir. Bu durum, bu zamana kadar çocuğun oyunda paylaşmayı, ve sırasını beklemeyi tam olarak öğrenememesinden kaynaklıdır ve grup içerisinde paylaşımları arttıkça çocuk daha uyumlu olmayı, oyunun kurallarını tanımayı öğrenebilmektedir. Hiperaktif Çocuk:
Hiperaktif çocuk için anlatılan bir konuyu uzun süre dinlemek oldukça zor bir süreçtir. Özellikle sınıf ortamında arkadaşlarının sözlerini kesebilmekte, onları dinlemek yerine enerjisini konuşarak boşaltmaya çalışmaktadır. Liderlik vasfından ötürü sürekli olarak kendi düşüncelerini anlatmak ve diğerlerinin düşüncelerine karışarak onları yönlendirmek isteyebilmektedir. Hiperaktif çocuklar sürekli hareket halinde olmak istedikleri için dikkatleri çok çabuk dağılırak kendisini bir an önce konuşmak ya da hareket etmek zorunda hisseder ve yukarıda da paylaştığım gibi sırasını bekleyememezlikten dolayı başka birine sorulan soruyu kendisi cevaplamak isteyebilmektedir. Konuşmalara müdahale ederken konuşmayı konuya uygun şekilde uzatmak yerine farklı konulara saptırabilmektedir. Aktif Çocuk da;
Çocuklar öğrenme süreci içerisinde öğrendiklerini doğru bir şekilde uygulayabildikleri takdirde başarma güdüsünü doyurmuş olmakta ve bu durum da kendilerine daha çok başarı kazanma isteğini vermektedir. Çocuklar başarıları doğrultusunda öğretmenleri ve aileleri tarafından takdir edilerek öğrenme istekleri pekiştirilmiş olmaktadır. Bu durum çocuklar arasında rekabet ortamına dönüşebilmekte ve öğretmenin sorduğu soruyu bilerek daha çok aferin kazanma isteği gibi oyuna dönüştürülebilmektedir. Anaokulu döneminde ve ilkokul 1. sınıfta sıkça rastlanan bir durum olan cevapları ağzından kaçırabilme durumu duygusal olarak fazla heyecanlanma ve daha çok aferin kazanma gibi dürtüsel durumlar sonucu ortaya çıkabilmektedir. Ancak çocuk, öğretmenin ya da anne babanın uyarıları doğrultusunda duygu ve davranışlarını kontrol edebilmeyi öğrenmekte ve oyun kurallarını öğrenebildiği gibi karşılıklı diyalog geliştirmeyi de zaman içerisinde öğrenebilmektedir. Bazı durumlarda çocuğun anne ve babayı ya da diğer kişileri konuşturmama, konuşmalara müdahale etme gibi durumlarında olduğu görülebilmektedir. Bu süreç içerisinde çocuk bu davranışı dikkatleri üzerine çekebilmek amaçlı ve kendisi ile daha çok ilgilenilmesi için yapmaktadır. Bu ilgi arayışı sonucunda konuşmalara müdahale edebilme davranışının nedenleri çocukların yaş aralığına göre gelişim özellikleriyle birlikte ele alındığında daha anlaşılır olduğu görülmektedir. SONUÇ OLARAK, aktif diye değerlendirebileceğimiz dışa dönük ve yaşının özelliklerini taşıyan hareketli çocuklar ile hiperaktif çocukların birbirinden ayırt edilebilmesi ve yanlış tanıya gidilmemesi için çocuğun gösterdiği davranışların nedenlerinin doğru şekilde anlaşılması gerekmektedir. Çünkü hiperaktivite tanısı için özel bir test yoktur ve bu nedenle de kısa sürede çocuğa hiperaktivite tanısının konulması yanıltıcı olabilmektedir. Bunun içinde çocuğun anne,baba, öğretmen ve diğer ilgili kişiler tarafından her alanda dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerekmekte, hiperaktif olduğundan şüphelenildiğinde ise mutlaka bir psikiyatrist ya da uzman bir psikologdan yardım alınması gerekmektedir. Uzm. Klinik Psk. Burcu YARAPSANLI |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Çocuklarda Bağlanma ve Çocuklar Ayrılma - 28/01/2012 |
Çocuklarda Anne bağımlılık |
ÇOCUKLARIN ZOR SORULARIParam Yok,Kardeş KıskançlığI,Çocuğa Hastalığı Anlatmak,Çocuğa Ölümü Anlatmak, - 28/01/2012 |
Param Yok,Kardeş KıskançlığI,Çocuğa Hastalığı Anlatmak,Çocuğa Ölümü Anlatmak, |
ÇOCUKLARDA GECE İŞEMESİ - 28/01/2012 |
ÇOCUKLARDA GECE İŞEMESİ |